“Göze Batan” Öyküler /Öyküde Biçim ve “Deney”
“Göze Batan” Öyküler /Öyküde Biçim ve “Deney”
5.400₺
5.400₺
Bu atölye için satış süreci tamamlanmıştır.
İnsan, bazı şeyler söylemeyi seçtiği için değil, onları belli biçimde söylemeyi seçtiği için yazardır. Ve biçem hiç kuşkusuz, düzyazıya değerini veren şeydir: Ama göze batmamalıdır. Sözcükler saydam olduğuna ve bakış onların içinden geçip gittiğine göre, onların arasına buzlu camlar dikmek pek saçma bir şey olurdu. (Jean Paul Sartre, Edebiyat Nedir, sayfa 34).
Sartre düzyazıda biçime değerini verirken uyarır; göze batmamalıdır. Biçimde ne olursa yazıda göze batar? Göze batıyorsa ne olur? Sözcükler arasındaki “buzlu camlar” nerelerdedir? Okuma alışkanlıklarının sarsan (hangi) yazarlar bunu neden ve nasıl yaparlar? Bunu yapmaları bir deney midir? Deneysel edebiyat nedir? Yazıda “deney”ler nerede biter, bulgu/burgu/bozgu neresindedir? Belli bir biçim kabulü zaten varken bunu bozan (göze batan) öykülere neden “biçimci” denir? Edebiyatta “biçimci”liğin enderliği bir değer mi yoksa kanonik bir dayatma mıdır? Biçim,özgünlüğün bir garantisi midir? “Biçimcilik”, hep söylendiği gibi hikâyeyi yok edebilir mi? Biçimötesi ne demektir? Okuru zorlar mı? “Zor” öyküler neden okunmaz? “Kapalı” öykülerden neden kaçılır?
Peki, ya düzyazıdaki “biçim ve deney” bazı şeyleri yalnızca “belli bir biçimde” söylemekle değil de doğrudan “bazı şeyler söylemeyi seçmek”le ilgiliyse? “Göze batan” öykülerdeki buzlu camlarıbirlikte buluyoruz. İkinci haftadan itibarense -şayet dilersek- kısa pasajlar yazarak kendi metinlerimize buzlu camlar ekliyoruz. Tüm atölyeyi birlikte yatay kuruyoruz. (Yazmaya dair öneri yönergeler atölye sırasında ortak karar altında alınacaktır.)
İlk haftada, tanışmanın ardından Ayfer Tunç’un Evvel Otel adlı (tek bir) öyküsü birlikte tartışılacaktır. Bu öyküsü, Ayfer Tunç’un çoğunlukla tercih ettiği klasik yazım biçiminden neden farklıdır? Öyküdeki dipnotlar kendi içeriği dışında, yazarın salt biçimsel tutumu bağlamında bize ne söyler? Öyküde buzlu camlar başka nerelerdedir? Öyküdeki dipnotları çıkarırsak öyküye ne olur? Öykülerdeki tarihsellik ile biçim ilişkisi nasıldır?
İkinci hafta Hulki Aktunç’un Bir Yer Göstericinin Hayatı adlı (tek bir) öyküsü tartışılacak ve Aktunç’un edebiyatındaki “biçimci”liğin sürekliliği ve nedenleri konuşulacaktır. Öykünün diliyle biçimi arasında nasıl bir ilişki vardır? Öykünün dilini karakterlerin toplumsal (sınıf, köken, inanç, cinsiyet, meslek) kimliği mi belirler? Öykünün mekânı biçimi, biçimi mekânı nasıl etkiler? Yazarın politik tavrı ile kurduğu biçim arasında nasıl bir ilişki vardır? Karnavalesk edebiyat nedir ve biçime nasıl sirayet eder?
Üçüncü hafta Ahmet Büke’nin Cazibe İstasyonu adlı öykü kitabının tümü kapsamında, “bazı şeyler söyleyebilme” özgürlüğü bağlamında, biçimciliğin sağladığı taktikler tartışılacaktır. Öyküdeki karakterlerinin kimlikleri, anadilleri, uğradıkları ayrımcılıklar, şiddet ya da travmalar ile yazarın “biçimci” anlatısı arasında nasıl bir ilişki vardır? Toplumsal olanın (“ağır zamanların”) yazımında dil ve biçim nasıl ve neden dönüşür?
Dördüncü ve son haftada Sevim Burak’ın Yanık Saraylar adlı öykü kitabının tümü kapsamında, yazar ve karakterler bağlamında, cinsiyetin ve kökenin dili ve biçimi nasıl dönüştürdüğü tartışılacaktır. Queer anlatı nedir ve Sevim Burak edebiyatında nasıl tezahür eder? Nesneler hangi biçimlerde dile gelir? Sevim Burak insanolmayanın yerini nasıl tayin eder? Özenle yerleştirdiği buzlu camları neden kırar ve patlatır? Mekân ve karakter nasıl başkalaşır? Edebiyatta başkalaşım nedir?
5.400₺
450₺