Sanatın Kökeni, Göz, Bakış ve İktidar

Sanatın Kökeni, Göz, Bakış ve İktidar

12 Kasım – 03 Aralık 2024
Her Salı 19:30-21:30
Süre: 4 Hafta

4.400

4.400

Bu atölye için satış süreci tamamlanmıştır.

Atölye Online yapılacaktır.

SANATIN KÖKENİ, GÖZ, BAKIŞ VE İKTİDAR

Bu seminer dizisinde insanlık tarihinin dört farklı dönemine ait sanat eserleri üzerinden yaşadığımız çağ ve sanat yapıtı hakkındaki felsefi tartışmalara yer verilecektir. Sanat eserleri kültürel, dilsel, tarihsel ve siyasi süreçlerin sonucu ortaya çıkmaktadırlar ve bu bakımdan sanat eserlerinin ortaya çıkma koşulları dünyanın siyasi ve sosyal dönüşümüyle de yakından ilişkilidir. Sanat yapıtı hem kendi tekilliğinde hem de tarihsel bir yapıda açığa çıkmaktadır. Bu seminerler sadece sanat eserlerinin olma/ortaya çıkma hallerini değil onları ortaya çıkaran duyusal ve düşünsel güçleri de tartışmaya açmayı hedeflemektedir.

Program
1.Hafta: Mağara Resimleri Üzerine Düşünmek: Sanatın Kökeni

George Bataille, Paris çevresindeki Lascaux mağaralarında bulunan erken ilkel sanat bulgularını mucizevi olarak nitelendirir. Bu resimleri güçlü bir aşırılık ve varlık hissiyle tanımlar. Lascaux resimleri, sanatın kökenini türlerin kökenine, yani ihlalin öznesi olarak insana bağlar. Mağaradaki resimler, resmettikleri hayvanı dönüştürerek ona bir biçim verir. Bizi değiştiren de tam olarak bu başkalaşmadır- figürün içinden geçen bir başkalaşma- ama aynı zamanda, boyanmış figürlerin baştan çıkarıcı gücü, onları yaratan sanatçıyı da dönüştürür. Resimler bize merakımızın talep ettiği imgeyi, yani mağara insanının portresini vermiyor, yararlı hiçbir bilgi aktarmıyor, ancak yararsızlıklarıyla bizi baştan çıkarıp, mağaradaki “hissedilebilir varlığımızı” bulmamızı sağlıyorlar. Werner Herzog, “Unutulmuş Düşler Mağarası” video dokümantasyonunda benzer bir iz sürme çalışmasını 1994 yılında Güney Fransa’daki Chauvet mağarasında bulunan resimler üzerinden sürdürür. Herzog mağaradaki resimler üzerine düşünürken mağaradaki resimler ve bugün arasındaki bağları kurmaya çalışıyor. Modern insanın gizlerine ışık tutan mağara resimleri çağdaş hayatın ayrılmaz bir parçası olan sinemayı da bu gizlerle yeniden kuşatıyor.

* Werner Herzog, “Unutulmuş Düşler Mağarası”, 2010.

* George Bataille, “Tarih Öncesi Resim Sanatı: Lascaux ya da Sanatın Doğuşu”, Skira, 1955.

* Maurice Blanchot, “Yazınsal Uzam”, Sanatın Doğuşu, YapıKredi Yayınları, 1969.

2.Hafta: Manzara Resmi: Uzaklığın Yakınına Gelmek

Şeker Ahmet Paşa’nın geçen yüzyılın sonlarına doğru resmettiği “Ormanda Oduncu” bir yandan Avrupa manzara resminin özellikleri taşırken diğer yandan kendine ait üslubuyla ormanın gözünden insanı anlatır. John Berger’e göre bu resim klasik perspektif kurallarıyla oynar, böylelikle mekânda belirsizlikler yaratarak fenomenolojik gözlemleri ortaya koyar. İnsan ve ağaçlar (orman) arasındaki sınırlar sadece bir resim dilini değil varlıklara ait bilgilerimizi de kökten değiştirir. Berger bunu M. Heidegger’in kavramlarına başvurarak “uzaklığın yakınına gelmek” olarak ifade eder. Heidegger’in de görüşlerine referansla uzaklığın yakınına gelmek Batı felsefesinin varlık ile ilgili kısıtlamalarının da önünü açacak soruların hala sorulabilir olduğunu gösteriyor: “Düşünce uzak olana yaklaşıyor, ama uzak olan da aynı zamanda düşünceye yaklaşıyor”.

* John Berger, “Şeker Ahmet Paşa’nın Bir Resmi Üzerine”, Sanat Çevresi, Eylül 2017.

* John Berger, “Manzaralar”, Metis Yay., 2017.

3.Hafta: Bakış Hakkında: Hans Holbein’ın “Elçiler”i Üzerine

Bu seminer duyusal deneyimlerin içine gömülü insanın deneyimlerinin sanat eserlerine dönüşmüş anlarına odaklanır. Resimlere ilk baktığımızda bakışlarımızı kontrol ettiğimizi düşünebiliriz, ancak resimlere başka açılardan baktığımızda bunun doğru olmadığı gerçeği ile karşılaşırız. İşte resimlerde kontrol edemediğimiz başkasının bakışı diyebileceğimiz lekelere en iyi örnek Hans Holbein’ın 1533 yılında resmettiği ve bugün Londra’daki Ulusal Galeri’de sergilenmekte olan Elçiler adlı yağlı boya bir tablodur. Holbein’ın bu resminde kendi döneminin çağdaş Flaman ressamlarının etkisinde kaldığı söylenir. Holbein’ın eserlerinde sıklıkla karşımıza sembolik gösterimler çıkar. Bunlardan en önemlilerinden biri Rönesans’ın icadı olan belirli bir perspektif ile resme yerleştirilmiş anomorfozlardır. Jacques Lacan’ın görme üzerine seminerlerinde bu anomorfozların görme ve bakışa dair farklı açılımları anlatılmaktadır. Roland Barthes ve Lacan’a göre, özne bir nesneye baktığında nesnenin her zaman ona onun göremediği bir noktadan baktığını fark eder. İşte anomorfozlar, göz ve bakış arasındaki bu bölünmeye öznenin kendi içindeki bu yarılmaya işaret ederler.

* Jacques Lacan, “Seminer 11. Kitap,” Psikanalizin Dört Temel Kavramı, çev. Nilüfer Erdem, Metis Yayınları, İstanbul, 2013.

* Roland Barthes, Camera Lucida: Fotoğraf Üzerine Düşünceler, Alttıkırkbeş Yayınları, çev. Reha Akçakaya, 2014.

4.Hafta: Diego Velazquez’in “Las Meninas”ı Üzerine

Bir resim bize ne söyler? Belirli bir zaman ve dönemdeki bir anlatı mı? Bir ressamın düşünceleri ve duyguları mı? Fırça darbeleri ve kullanılan tekniklerin bir envanteri mi? Las Meninas, İspanyol sanatçı Diego Velázquez tarafından 1656 yılında yapılmıştır. Las Meninas, karmaşık kompozisyonu ile benzersiz bir gerçeklik yanılsaması yaratır ve bu bakımdan Batı kanonundaki en önemli resimlerden biridir. Velázquez’in Las Meninas tablosu üzerine yaptığı analizde Michel Foucault, tablonun kompozisyonundaki çeşitli unsurların nasıl bir arada çalışarak gözlemciyi etkilediğini, onu eserin içine kattığını ve görme ve temsilin doğasını sorgulamaya sevk ettiğini göstermektedir. Foucault’nun vardığı sonucu takiben, Las Meninas öznenin iktidar karşısındaki konumunu sorgulamaya davet edildiği yeni bir paradigmanın ortaya çıkışını temsil etmektedir.

*Michel Foucault, “Las Meninas”, Kelimeler ve Şeyler. çev. Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi, İstanbul, 2001.

4.400

Kategoriler:
Diğer Atölyeler