Edebiyatla Dünya Turu
Edebiyatla Dünya Turu
4.400₺ – 21.120₺
4.400₺ – 21.120₺
Bu atölye için satış süreci tamamlanmıştır.
Bu seminer dizisi Rus edebiyatı hakkında tarihsel bir bilgi edinmek isteyen ve konuyla ilgili tartışma ve araştırmaya meraklı, ayrıca çeviriye ve çeviri tarihine ilgi duyan kişilere yöneliktir.
1.Hafta: Rus edebiyatı nedir? Nasıl başladı, nasıl gelişti? Aleksandr Puşkin kimdir ve Rus ve dünya tarihindeki önemi nedir? Lomonosov’dan Gogol’e dek Puşkin’in öncüleri, çağdaşları, esin verdikleri imlerdir, bugün neden hâlâ önemli?
2.Hafta: 19. Yüzyıl Rus edebiyatını ve düşüncesini Dostoyevski ve Tolstoy çevresinde ele almak, hatta onları kıyaslamak adettendir. Savaş ve Barış ile Suç ve Ceza’nın olmadığı bir dünya ve Avrupa edebiyatı mümkün müydü?
3.Hafta: 20. Yüzyıl başında Rus devrimleriyle birlikte Rus kültürü kökten bir değişim yaşadı, avangard kültür ve ardından Sovyet kültürü doğdu. Gümüş çağdan modernizme, Mayakovski’den Bulgakov’a Sovyet edebiyatı nasıl gelişti?
4.Hafta: Geri dönen edebiyat nedir? Sovyet sonrasından bugüne Rus kültürü ve edebiyatı nasıl şekillendi? Günümüz dünyasında Rus edebiyatının öne çıkan isimleri kimler? Rus kültürünün iptali mümkün mü? Ukrayna edebiyatı Rusya edebiyatından bağımsız olacak mı?
Atölye için alınması gerekli kitaplar (Rus kültürünü tanımak için neredeyse şart olan klasikler):
• Yevgeni Onegin, Aleksandr Puşkin, Alfa Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Suç ve Ceza, Dostoyevski, Can Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Anna Karenina, Lev Tolstoy, Alfa Yayınları, çeviren: Sabri Gürses (ciltli baskı)
• Üstat ile Margarita, Mihail Bulgakov, Everest Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
Yan okumalar:
• 20. Yüzyıl Rus Kültür Tarihi, Solomon Volkov, Alfa Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Romanov Hanedanı: 1613’ten Devrime Rus Kültür Tarihi, Solomon Volkov, Alfa Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Yağmur Altında Yüzmek Dört Büyük Rus Yazarla Edebiyat Dersi, George Saunders, Dedidolu Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Beyaz Geceler, Dostoyevski, Can Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• İkiz, Dostoyevski, Can Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Savaş ve Barış, Lev Tolstoy, Alfa Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Puşkin Evi, Andrey Bitov, YKY, çeviren: Sabri Gürses
• Yetenek, Vladimir Nabokov, İletişim Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Bütün Hikâyeleri ve Romanları, Aleksandr Puşkin, Alfa Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
• Dostoyevski Poetikasının Sorunları, Mihail Bahtin, Alfa Yayınları, çeviren: Sabri Gürses
1. Hafta
–İrlanda tarihi
– 20. yy’a kadar İrlanda Edebiyatı
– James Joyce – hayatı, eserleri, önemi ve Dublinliler
– Ulysses neden zor neden kolay? Dedalus’un peşinde ilk 3 bölüm
2. hafta
– Ulysses devam. Hoşgeldin Bloom ve Molly. 4-10 bölümler.
– Ulysses devam. Artık akşam saatleri. Uykuya dalıyoruz. 11-18 bölümler
3. hafta
– Bir kuple Finnegan Uyanması. Dünyanın okunması en zor metni bize ne anlatıyor?
– Bir kuple Samuel Beckett. Godot’yu neden bekliyoruz?
– Çağdaş İrlanda edebiyatının büyük ismi John Banville ve Deniz
4. hafta
– Son Booker bükücü Paul Lynch – Peygamberin Şarkısı
Okuma Önerileri;
Ulysses – İthaki Yayınları
Deniz – Sia Kitap
Peygamberin Şarkısı – Delidolu Kitap
Siyasi darbelerle dolu tarihi, bitmek bilmez ekonomik krizleri, sık sık yaşadığı depremler ve futbolun toplumdaki devasa karşılığı gibi türlü sebeplerle sıkça Türkiye’ye benzetilen Arjantin’in, memleketimizden ayrıştığı şeyler de var elbet; bunların başında da edebiyatı geliyor. Özellikle son yüzyılda muazzam yazarlar çıkartan ve dünya edebiyatına onu baştan aşağı dönüştüren eserler hediye eden Arjantin edebiyatına, politik ve toplumsal bir perspektiften de bakacağımız 4 haftalık programımız şöyle:
1.Hafta: Arjantin Edebiyatına ve Tarihine Giriş: Arjantin’in tarihine kısaca bir bakış; çünkü sömürge deneyimi, bağımsızlık süreci ve Avrupa ile ilişkilendikten sonra toplumda yaşanan dönüşümleri anlamak, Arjantin edebiyatını anlamak için elzem. Jose Hernandez’in Martin Fierro şiiri ve Domingo Faustino Sarmiento’un Facundo’su üzerinden gaucho kavramını irdeleyeceğiz. Ardından Roberto Arlt, Silvina Ocampo ve Adolfo Bioy Casares gibi isimlerle 20. yüzyıl başına uzanacağız ve elbette ki yolumuz Jorge Luis Borges’e çıkacak. Arjantin tarihinde edebiyatın ulusal kimlik inşasındaki rolü ve kırsal yaşamın edebiyata yansımalarına odaklanacağız.
2. Hafta: Jorge Luis Borges ve Edebi Labirentler: İkinci haftada “Borges neden eşsiz?” sorusunu yanıtlamaya çalışalım. Arjantin edebiyatını dünyada tanınır hale getirmiş olan Borges, daha önce yazılmış şeylere pek de benzemeyen kısa hikayeleri ve şiirlerinde fantastik ve gerçek arasında özgün bir köprü kurduğu için müstesna bir yere sahip. Borges’in hayalsi, uçucu metinlerini nasıl ele almalıyız sorusu üzerine konuşalım ve sadece bir yazar değil, bir büyük entelektüel olarak da tarihe attığı imzayı konuşalım. Sonsuzluk, zaman, gerçeklik temaları eşliğinde Borges’in edebi labirentlerinde dolaşalım; bazı açılardan kendisinin mirasını yüklenen Alberto Manguel ile tanışalım.
3. Hafta: Boom Dönemi, Büyülü Gerçekçilik ve Antiroman: Latin Amerika edebiyatının “Boom Kuşağı”na ve özellikle Arjantinli yazarlara bir bakış. Kıtadaki siyasi çalkantılardan etkilenen pek çok yazarın Avrupa’ya gitmesi ve Arjantin edebiyatının Avrupa edebiyatıyla harmanlanması ile ortaya çıkan özgün metinlere dalalım. Elbette ki büyülü gerçekçiliği konuşalım; büyülü gerçekçilik, büyülü gerçeklik ve gerçeküstücülük arasındaki farklara bakalım. Elbette yolumuz Julio Cortazar’a çıksın. Cortazar’ın öykülerine dair uzun uzun konuşalım. Anti-roman’ı anlayalım, bu ihtiyacın neden, nasıl doğduğuna bakalım. Cortazar’ın Berkeley’de verdiği edebiyat derslerinden de faydalanarak Seksek’i didikleyelim; atlayarak yahut sırayla okunabilen, her iki okumada da farklı bir kitaba dönüşebilen bu kült metni inceleyelim. Ernesto Sabato’yu ve Juan Jose Saer’i inceleyerek bu haftayı tamamlayalım.
4. Hafta: Çağdaş Arjantin Edebiyatı ve Kadın Yazarlar: Boom’dan sonra ne oldu? Çağdaş Arjantin edebiyatına bakmaya başlayalım beraber. Arjantinli yazarlar, büyülü gerçekçilik ve antiromandan sonra nasıl bir yöne doğru ilerlediler? Özellikle Cesar Aira’nın eserleri üzerinden bu döneme bakalım ve yaşayan kadın yazarlarla varalım. 1980 sonrası özellikle çok güçlü kadın yazarlara rastladığımız Arjantin edebiyatında, kadınların yazdıklarını farklı kılan ne, onu bulmaya çalışalım. Samanta Schweblin başta olmak üzere Dolores Reyes, Mariana Enriquez ve Ariana Harwicz’in eserlerine dair konuşalım.
1.Hafta: 70’li yıllarda petrolün keşfiyle yaşanan büyük zenginliği adil bir şekilde toplum yararına kullanmayı başaran Norveç son yirmi yıldır sağın yükseldiği ve refah toplumunun kıyısından köşesinden kemirildiği, mütevazı yaşam biçiminin yerini gösterişli bir yaşam biçiminin almaya başladığı bir ülkeye dönüştü, ancak Norveç Türkiye’de hâlâ her açıdan “gerçeküstü” ve dolayısıyla “egzotik” bir yer olma mitini korumakta. Meclisimizden tutun da Twitter sohbetlerimize kadar “burayı Norveç mi sandın” lafı hâlâ gündemde. Bu kadar minnacık bir ülke nasıl oluyor da dünya edebiyatında bu kadar iz bırakan eserler ortaya koyabiliyor? İz bırakan eserler edebiyatla da sınırlı kalmıyor, tiyatro, müzik, resim sanatı da Norveçli sanatçıların uluslararası başarıyı yakaladıkları alanlar.
Norveç tarihine kısa bir bakışla açacağız ilk dersi ve Türkçeye çevrilen eserlerden yola çıkarak Norveç edebiyatının neden Türkiye’de ilgi uyandırdığını, ilk derste klasiklerden yola çıkarak ele alacağız: Knut Hamsun (Açlık, Pan, Doğanın Nimeti), Henrik İbsen (Bir Halk Düşmanı, Bir Bebek Evi, Hedda Gabbler) ve Terjai Vesaas’tan (Kuşlar, Buz Sarayı) kısaca bahsedeceğiz.
2.Hafta: Dersin konusu ağırlıklı olarak Vigdis Hjorth olacak. Miras ve yeni kitabı Annem Öldü mü temelinde travma anlatılarını tartışacağız. Aile, adalet, ebeveyn, özellikle de anne kız ilişkisini ve bu kavramlara dair tabuları sorgulayan romanlarıyla Vigdis Hjorth gerçeklik edebiyatının en güzel örneklerini okura sunuyor. Çoğu zaman gerçekdışı koşullarda yaşadığımızı hissettiğimiz hayatlarımıza ilaç gibi gelen bu yazım tarzı okurlara gerçek, somut bir anlatı sunabiliyor. Realite edebiyatı çerçevesinde de Knausgaard’ın Kavgam kitabına da göz atacağız.
3.Hafta: Norveç’in 90’lı yıllardan sonraki döneme damgasını vurmuş edebiyatının ağır toplarından bazıları bu dersin konusu olacak.
Dag Solstad: 90’larda doruk noktasına ulaşan kariyerinde Solstad romanlarında yaşını başını almış, yalnız ve hayal kırıklığı yaşayan insanları konu alır.
Roy Jacobsen: Booker ödüllerinde kısa listeye girmeyi başarmış ilk Norveçli yazardır. Norveç’in muhteşem doğasının bir romanda nasıl başrolü aldığı ve insan yaşamını nasıl şekillendirdiği üzerine yazılan en güzel romanlardan biri Jacobsen’ın Görülmeyenler eseridir:
Ingvar Ambjørsen: Türkçe’de en tanınan kitabı olan Beyaz Zenciler’de Ambjørnsonuyuşturucu bağımlısı gençlerin çevresini, siyasi bir başkaldırıya kaçmadan tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur.
Per Petersen: Petersen’ın kitapları ağırbaşlı, şiirsel tonlar taşıyan, yalın bir gerçekçilikle karakterize edilir. Aile bağları ve çatışmalar romanlarındaki ana temalardır.
4.Hafta: Son dersin konusu Erlend Loe. Herkes Norveç’e gitmeye can atarken neden bir Norveçli ormana, bununla da yetinmeyip İsveç’e kaçar? Doppler’in derdi ne? Doppler bir kurban mı yoksa bir antikahraman mı?Doppler üçlemesi bu sorular çerçevesinde incelenecek. Erlend Loe geç moderniteyi, başarılı olmayı Norveç toplumunun en önemli parçası haline getiren kültürü, modern tüketim toplumunu, Norveç’teki zenginliğin, materyalizmin bir uzantısı olan narsistik, kendinden hoşnut tavırları yazar olarak hedef tahtasına koyan biri. Yazım tarzı son derece ironik, yalın ve esprili.
İTALYAN EDEBİYATI (1200-1800)
Köklü tarihi, Akdeniz mutfağının geleneksel tatları ile müzik, mimari ve modadaki öncü rolünün yanında İtalya’yı tanımlayan ana değerlerden biri de şüphesiz İtalyan Edebiyatıdır. Ülkemizde yeterince tanınmadığı düşünülen İtalyan yazın dünyasında bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Zamanın çok gerisinden günümüze uzanan bu yolculuğun ilk etabında, Klasik İtalyan Edebiyatının usta kalemlerini ve dönemin siyasal ve toplumsal tarihine ışık tutan başyapıtlarını sizlerle paylaşmak üzere 4 haftalık bir program düşündük. Saatlerinizi 800 yıl geriye alınız, zamanda yolculuk başlıyor…
1.Hafta: Ana hatlarıyla İtalya’nın ve İtalyancanın doğuşunu, 13. yüzyılda Assisili Aziz Francesco’nun dinsel şiiriyle başlayan İtalyan edebiyatını ve aynı dönemde kurulan Sicilya Şiir Okulunu konuşacağız.
2.Hafta: İtalyan dilinin ve edebiyatının babası sayılan Dante Alighieri’nin Dolce Stil Nuovo(Tatlı Yeni Üslup) ile yazdığı şiirleri ve halk dilinde, volgare olarak kaleme aldığı başyapıtı İlahi Komedya’dan söz edeceğiz.
3.Hafta: 14. yüzyılda Dante ile yeşermeye başlayan İtalyan edebiyatının iki usta kaleminden, İtalya’da hümanizmi başlatan Francesco Petrarca’nın Canzoniere’siyle Giovanni Boccaccio’nun -Kilise’nin yasakladığı- Decamerone adlı başyapıtını konuşacağız. 15. ve 16. yüzyıllar arasında yarımadanın tarihinde önemli bir yer tutan, İtalya’nın kuzeyinden güneyine Ulusal Birliğin oluşmasını engelleyen Hanedan Savaşlarından söz edeceğiz. Aynı süreçte, Floransa kentini baştan sona sanat eserleriyle donatan Medici’lerden ve onlara siyasal ve askeri düzende “Savaşta her yol mubahtır” tavsiyesi veren Prens’in (ya da Hükümdar’ın) yazarı Machiavelli’den, söz edeceğiz.
4.Hafta: İtalya’nın Birlik olma düşüncesine yürekten inanan ve İtalyanların aynı dili konuşan bir toplum haline gelmesi için “dil politikası” üzerinde çalışan bir yazarı, “Romantik Manzoni’yi ve onun Aydınlanmacılığa Yaklaşımı”nı başyapıtı Nişanlılar ile birlikte inceleyeceğiz.
1.Hafta: Öncelikli olarak Macar yazınının tarihsel sürecini dolayısıyla Macar tarihini de kapsayacak sunumla Macaristanı tanımak. Macarlar kimlerdir, nasıl var olmaya çalışmışlardır, akrabalığımız var mıdır? Orta Asyadan çıkıp Karpatlara yerleşen, Macar krallığını kuran, ardından Osmanlı hakimiyeti altında geçirilen 150 yıl. Habsburg– Macaristan imparatorluğunun kurulması, 15 mart devrimi, 1.dünya savaşı ve sonucunda Macaristan’ın parçalanmasına neden olan Trianon antlaşması, 2.dünya savaşına sürükleniş, akabinde Rus hakimiyeti ve bağımsızlığını kazanmak için verdikleri uzun mücadeleler. Bütün bunlar yaşanırken ortaya çıkan kahramanlar, yazarlar ve ozanlar.
2.Hafta:Kuşaktan kuşağa aktarılan masallar ve öyküler ulusal yazının önemli bir parçasıdır. Çocuk edebiyatının gelişim süreci, modern Macar çocuk edebiyatı çağının başlaması, bu konuda yapılan çalışmalar, sayısız eserleri ve derlemeleriyle Macarların masalcı dedesi Elek Benedek, uluslararası üne sahip unutulmaz Pal sokağı çocuklarının yazarı Ferenc Mólnar, Yedi metelik kitabının yazarı realist düz yazının öncüsü Zsigmond Móricz’in eserleri ve yaşamları.
3.Hafta: Macaristan’ın hatta dünyanın en önemli şairlerinden Sándor Pétőfi. Aynı zamanda 1848 devriminin de kahramanı olan ozan 26 yıllık yaşamına 800’den fazla şiir sığdırmıştır.Yiğit János eserlerinden sadece biridir ve 27 bölüm, 370 dörtlükten oluşmaktadır.
4.Hafta: Macar edebiyatının en büyük epik şairi, usta kalem János Arany, şiirlerindeki sonsuz yaratıcılığı ile yaşama sadece 32 yıl direnen Attila József, 15 perdelik oyun olan İnsanlık trajedisi adlı eseri ve İmre Madách, 1948 ihtilalinde ülkesini terk etmek zorunda kalan Sándor Márai, Macaristanda zorunlu okuma kitapları arasında yer alan Eğri yıldızları ve yazarı Géza Gárdonyi, çağdaş Macar edebiyatının en tanıdık kadın yazarı Magda Szabó, Kadersizlik adlı romanıyla 2002 yılında nobel edebiyat ödülünü alan ilk Macar yazar İmre Kértesz, çağdaş edebiyatın yenilikçi ismi Péter Eszterházy ve daha birçok önemli eser ve yazarlar diğer konu başlıkları olacak.
4.400₺ – 21.120₺
5.500₺
5.400₺