Felsefe Buluşmaları Şubat ’25 Kültürün Oyunsal Karakteri & Bir Oyun Olarak Sanat
Felsefe Buluşmaları Şubat ’25 Kültürün Oyunsal Karakteri & Bir Oyun Olarak Sanat
2.700₺
2.700₺
Bu atölye için satış süreci tamamlanmıştır.
“Felsefe Buluşmaları” genel başlığı altında her ay iki oturumda, çağdaş toplumun mustarip olduğu sorunlar iki kitap eşliğinde felsefi olarak temalaştırılarak tartışılmaktadır. Şubat ayı programında Kültürün Oyunsal Karakteri & Bir Oyun Olarak Sanat var.
KÜLTÜRÜN OYUNSAL KARAKTERİ (13 Şubat 2025)
En dar anlamıyla ele alınsa bile kültür bir insan toplumunun varlığını gerektirir, fakat birçok hayvan, tıpkı insanlar gibi, bir tür ayini andıran tavırlarla zevk alarak ve eğlenerek oyun oynadığına göre oyunun kültürden eski olduğu söylenebilir. Oyun, yaşamın doğrudan gereksinimlerini aştığı için, fizyolojik, bir olgudan veya fizyolojik olarak belirlenen psişik bir tepkiden daha fazlasıdır, anlam bakımından zengin bir işlevdir. Ne salt içgüdüye ne de salt zihine indirgenebilir.
Mantıksal açıdan bakılırsa, oyunun yaşam enerjisi fazlalığını sarf etmeye, egemenlik kurma arzusu ve yarışma ihtiyacı gibi zararlı olabilecek eğilimlerden masum bir şekilde kurtulmaya, gerilimden sonra gevşemeye, hayatın ciddi faaliyetlerine ve gereklerine hazırlanmaya ve gerçekleştirilmesi en güç arzuları bir kurmaca aracılığıyla telafi etmeye yaradığı söylenebilir. Fakat oyun her şeyden önce estetiğin derinlerine demir atmıştır ve bir zevk tarafı, heyecanı, sevinci ve eğlencesi vardır. Bu bakımdan oyunun varlığı, bizim evren içindeki konumumuzun mantıküstü karakterini ortaya koyar, oyunun bu irrasyonel yanı bizim akıllı varlıklar olmanın ötesinde olduğumuzu gösterir.
İki oturumluk bu seminerin, ilk dersinde özellikle Johan Huizinga’nın Homo Ludens başlıklı kitabından hareketle, oyun anlam yüklü biçim ve toplumsal işlev olarak ele alınacak, bir kültür olgusu olarak oyunun doğası, anlamı ve hayat düzlemindeki yerine bakılacaktır. Kısacası kültürün hangi ölçüde oyunsal bir karakter gösterdiği araştırılacaktır.
BİR OYUN OLARAK SANAT (20 Şubat 2025)
Öz hareket, bütün canlıların temel özelliğidir. Oyunda da tekrarlayan bir hareketin gidiş gelişi söz konusudur tam olarak. Belirli konuşma tarzları, “ışık oyunu” veya “dalga oyunu” buna örnektir. İnsan oyununda da bir fazlalık, bir gösteri, amaç belirleyen aklın gölgelenmesi göze çarpar. Öte yandan akıl, amaçsız bir davranış biçiminde kendi kendine kural koyar onu oyun(cul)laştırır. Hedeflenen amaç davranıştır ve tekrarı barındırır. Son basamakta oyun, oyun hareketinin özünün sergilenmesidir. Oynayan da seyirci de tekrarlayan harekete kendini kaptırır ve içsel olarak katılır. Modern sanatın temel motivasyonlarından biri tam da, izleyici kitlesinin veya tüketicilerin esere ilişkin sahip oldukları mesafeyi ortadan kaldırmak isteğidir (sözgelimi Brecht’in Epik Tiyatrosu). Peki bu artık eserin olmaması anlamına mı gelir? Önemli olan oyun olarak sanattaki yorumsamacı kimliktir. Genel olarak oyunda olduğu gibi sanat oyununda da herkes eş oyuncudur.
Bu ikinci oturumda, sanata ilişkin yaşantılarımızın antropolojik temeli nedir sorusundan hareketle, özellikle Hans-Georg Gadamer’in Güzelin Güncelliği kitabına temel alınarak, oyun, sembol ve festival olarak sanat tartışılacaktır.
*********
2.700₺
450₺